Selam!
Yazı olayına ara verdiğimden beri bayağı sıkıntılar çekmeye başladım.
Tasarımı zorladım da zorladım. Sonra fark ettim ki "tasarım" işin
sadece ambalajı. Düşün ki kek aldın, on numara bi ambalajı var. İçindeki kek
bombok. İşte aynen hissettiğim buydu. Ulan tasarımdı bilmem neydi kastırdım.
İçerik üretmedim. Sonra kekin paketini bi açtım içi boş. Şuan aynen bunu
hissediyorum. İçinde dandik olsa bile ulan en azından bir şey var diyebileceğim
bir yazı yok. KAHRETSİN!
Yapacak onca şey var demek istemiyorum. Ama aklıma gelen her şeyi makul
olması kaydıyla (Maddi-Manevi Makuliyet) yapmaya çalıştım. Belki de bunlardan
kaynaklı olarak buralara ara verdim. Facebook adresimi kapattım. Maket-Resim-3B
Modelleme-Müzik-Animasyon-Video işleme gibi birçok şeyi yaptım. Bu arada
sıkılmadım. Sıkıldığım için yazmıyorum yani. Olaylar çok.
Bu blog adresini açmamın üzerinden ne kadar süre geçti hatırlamıyorum.
Şöyle diyeyim burayı ilk açtığım zamanlarda üniversitede okuyordum, daha
herhangi bir iş deneyimim bile yoktu. Üstelik askere de gitmemiştim. Şuan
bunların hepsini yaptım. Bitti yani!. Okul bitince o kadar anlamsız
bir boşluğa düşmüştüm ki bunun daha kötüsü olamaz dedikçe hep daha kötüsü oldu
ve olmaya devam ediyor. Ama yıkım o kadar fazla olmuyor. Eskiden geceler
boyunca düşüneceğin şeyi belkide şimdi 5 dakika içinde atlatır hale geliyorsun.
İster istemez insanlığını kaybediyorsun.
Ama kaybetmiyorsun ya. Evet, evet. Eskiden her şey sistematik olduğundan
her şey zamanında oluyordu. Okulun açılma tarihi belli, alınması, yapılması
gerekenler girilen sınavlar, sözlüler, yazılılar, "hocam
istediğimiz sorudan başlayabilir miyizler" felan her şey
bellidir. Okulda farklı bir olay olduğu anda çok farklı duygulara
kapılabilirsin. Örneğin dışarıda hafif kar yağsa, haberlerde de "Yoğun
kar yağışı nedeniyle Kastamonu, Karabük, Samsun, Trabzon, Giresun, Artvin,
Gümüşhane ve Şırnak'ta eğitime bir gün ara verildi. Doğu Anadolu Bölgesi'nde
gece en düşük hava sıcaklığı, sıfırın altında 26 derece ile Kars'ta ölçüldü.
Doğu Karadeniz'de de kar yağışı ve soğuk hava etkisini sürdürüyor." diye
geçerken, bizde de kesin olacak diye için içine sığmaz. Çünkü bu sistematik bir
olgu olarak kafamıza işlenmiştir. Kar yağsa abine dönüp "bizde de
tatil olur kesin bak gör" dersin, istersin. Olmaz, çok kötü
hissedersin. Hatta daha ileriye gidiyorum ağlamaklı bile
hissedebilirsin. "Ulan acaba uyduruluyor muyuz, alemin tavşanı biz
mi oluyoruz?" diye içinden geçmiyorsa, en yakın psikoloji
servisinden, sıkıntıların için heyet raporu al kardeş. Çünkü normal
standartlarda biri değilsin. Çünkü kar tatili en güzel sebepsiz keyiflerin
başında gelir.
Yani kıssadan hisse olarak yapılan her hareket nasıl olacağı önceden
planlar ve programlar ile belirlenmiştir, bu hareketlerin dışında bir olgu,
bilinmezin verdiği, korku hissiyatını barındırır. Bilinmezlik o dönemlerde
fazla olmadığı için en ufak sıkıntının yıkımı ağır geçer.
Lisede hafif sıyırıklarla atlatırsın, Üniversitede vahşet gerçekleşir,
askerde acılarla yoğrulur, iş hayatında hissizleşirsin. İş hayatındaki
hissizleşme aslında iyi bir şeydir. Bu hisler bahsettiğim dönemlerde farklı geçiyorsa,
şanslıysan zirveye oynatır, değilsen zemine bile çakıla bilirsin.
Dikkatli olmak gerek. Sen çıkıp lisede hissiz bir şekilde "sk*rler
hacı, ne yapabilirler?" kıvamında gezersen, dediklerini yaparlar.
Yolunu çizerken çizginin başındasındır çünkü. Şov yapmanın alemi yok. ADAM
OL LİSELİ! Üniversite bambaşka bir mevzudur ilk tokatları orada yemeye
başlarsın ama öz güvenini fazla sarsmaz. Hatta içinde bulunduğun
situveyşın sana "olm hayat demek böyle bir şeymiş" dedirtir ve
demonstrasyon aynı keyifle devam eder.
Askerlikte ise üniversiteden mezun olmanın bir meziyet olduğunu zannetmek
en büyük gaflettir, aman diyeyim. Onun gazıyla ben buyum ben şuyum diye
gidersen senin daha o olmadığını açık ve net bir şekilde hissettirirler. Ama
askerliğin keyfi de başkadır. Yeni bir şey deneyimlemek... Paha biçilemez.
Bu kadar süre içerisinde bir çok farklı endemik tür ile karşılaşmış, hayat
ile savaşmaya hazır hissedersin. Ardından sessiz sakin işimi yapayım maaşımı
alayım kafasında devam etmek istersin. Bunun yanında iş stresinden uzaklaşmak
için kimi erken evlenip, erken yaşta başka stresler ile
streslerini dindirmeye çalışır. İlginç valla. Olm ne mazoşist
adamlarsınız. Neyse. Belki de gördüklerini duyduklarını uyguluyorlar. Acıyı acıyla
dindirmek diye bir şey var çünkü.
Tabi bu süreç içinde kişiliğinle alakalı sıkıntılar varsa ömrünü kim ne
yapmış diye de geçirebilirsin. Eğer gerçekten böyle yapacağım dersen üstte
bahsettiğim heyet raporu mevzuna sende katıl.
Ya da güzel uğraşlar bulabilirsin. Mesela yepsyeni deneyimlerimi sizinle
paylaşayım:
- Plastik maketçilik,
- Balık avı,
- Bisiklet turları,
- PC program,oyun vs.
- Herhangi bir müzik aleti çalma,
- Yemek yapma,
- Gezi.
Bunları yap demiyorum. Ama bence insanlık bunu gerektirir. Kendini planlı
olarak böyle şeylere yönlendirirsen, saçma sapan fikirlerin sana ve insanlara
zarar verdirten şeyleri yaptırtmaz.. Yapma reyiz. Az insan
ol!
Ulan buradaki ilk yazımda sosyal mesajlarla , klişelerle coşturdum.
Çünkü
"Tarantino'yu severek izliyorsan klişelerini de seveceksin."
der;
T.ERDOĞAN
Öptüm.